Teknolojik Bilgiye Ulaşmanın En Teknolojik Yolu

20 Mart 2013 Çarşamba

Matematik Sınavına Nasıl Hazırlanılır ?


MATEMATİK ÇALIŞMA STRATEJİLERİ
Sınavlara 180 günün kaldığı bir dönemde bir öğrenci öğretmenin yanına gelerek 1 gün soru
çözmemek için izin ister. Öğretmenimiz ona bir hesap çıkarır. Demek bu gün izin istiyorsun. Gel ne
istediğine beraberce bir göz atalım: Sınava 180 gün var. Hafta içi her gün 8 saat okulun var bu 60 gün
ediyor, geriye 120 gün kaldı. Her gün 1 saat yemek molası ile geçiyor. Buda 180 gün içinde 8 gün
ediyor, geriye kaldı 112 gün. Hafta sonları dershaneye geliyor ve 5 saat orada bulunuyorsun bu da
eder 11 gün, geriye kaldı 101 gün. Günde ortalama 8 saat uyuyorsun bu da eder 60 gün, geriye kaldı
41 gün. Hafta içi etütlere 3 saat katılıyorsun bu da eder 3 gün, geriye kaldı 38 gün. Her gün yollarda
eve gidiş geliş için 2 saatin gidiyor bu da eder 15 gün geriye kaldı 23 gün. Zaten bu süre içinde en az
3 gün hastalık iznin olacak. Kaldı 20 gün. Bu süre içinde 7 gün bayram izni kullanacaksın, kaldı 13
gün. Şubat tatilinin bir haftasını dershaneye gelerek geçirecek geriye kalan 7 günü izin olarak
kullanacaksın, geriye kaldı 6 gün. Her gün yarım saat çay ve sohbet molası veriyorsun bu da eder 4
gün geriye kaldı 2 gün. Günde 8 dakika aynanın karşısında kendini izliyorsun bu da eder 1 gün.
Geriye kalıyor sadece 1 gün ve eğer ben sana bu 1 günü izin olarak verirsem sen sınavları nasıl
kazanacaksın.
Şimdi hepinize soralım: Kişi en güzel kimi kandırır? Çoğunuzun vereceği cevap kendimizi kandırırız
olacaktır.
Aynen bu öyküde olduğu gibi bazılarımız o kadar çok bahaneler üretiriz ki elimizde olan 180 günü bile
bir çırpıda bitiririz. Bunun temel sebebi yapacağımız işten korkmamızdır.
Bir kısım öğrencilerde matematikle veya matematikteki bazı konularla ilgili olarak bir ön yargı oluşmuş
olabilir. Bu yargılardan kurtulursak ve kendi kendimize bahaneler uydurmazsak asıl doğruya ulaşmış
oluruz.
Her şeyden önce şunu unutmayalım ki matematik, sanıldığı gibi zor bir ders değildir. Çeşitli
nedenlerle bu derse karşı soğuyan öğrencilerimiz, peşin bir hükümle kendi kendilerine engel
olmaktadırlar. Öğrenmenin ilk aşaması olarak ön yargılardan kurtulmak gerekir. Başaracağınıza
inanmadığınız bir şeyi başaramazsınız. Bunun tersi olarak da başaracağınıza inandığınız bir şeyi de
mutlaka başarırsınız.
Yani olumlu düşünün. Matematik gerçekten zor bir ders olsa bile – ki gerçekte kolay bir derstir -
başarabileceğinize kendinizi inandırırsanız bu işi halledersiniz.
Öğrenmenin ikinci aşaması kişinin bilmediğini fark etmesidir. Bunun için de öncelikle matematikte
durumunuzun ne olduğunu belirlemelisiniz. Şimdi bazı ölçüler verebiliriz:
“Okulda matematikte çok başarılıyım, fakat testlerde başarısız oluyorum.”
diyorsanız öncelikle sınav sisteminin okuldan çok farklı olduğunu bilmelisiniz. Okulda işlenen konular
sınavlardaki soruların temelini oluşturmaktadır. Şayet sizler sadece okul dersleriyle yetinir başka bir
çalışma yapmazsanız sınavlarda başarılı olma ihtimaliniz çok düşüktür. Çünkü, okulda öğrenilen
konularla test sorularını kısa bir sürede çözmek çok zordur.
Peki ne yapılabilir?
Okulda konular çok iyi öğrenilmeli, Dershaneye gidiyorsanız konuları çok iyi takip etmeli,
gitmiyorsanız evde ilköğretim 6. sınıftan itibaren olan bütün konuları sırayla çalışılmalısınız. Çünkü
sınavlarda ilköğretim 6., 7. ve 8. sınıfın konularından soru gelmektedir. Test tekniğini öğrenmek için
bol bol test sorusu çözün. Belli aralıklarla deneme sınavı çözün ve başka öğrencilerin de girdiği
deneme sınavlarına girin ve durumunuzu değerlendirin.
“İşlem kabiliyetim az ve konuları anlayamıyorum.”
diyenlere ilk tavsiyemiz, ilk konudan itibaren kolay, zor demeden bütün konuları sırasıyla
çalışmalarıdır. Nasıl ki alfabenin harflerini bilmeyen kişi okuyamaz, yazamaz; matematiğin temel
kurallarını bilmeyen öğrenci de matematik konularını anlayamaz, anlayamadığı için de soruları
çözemez.
Öyleyse anlamadığınız bir kareköklü sayılar konusunun problemi o konudan kaynaklanmayabilir.
Belki de daha önce öğrenmeniz gereken, fakat tam anlamıyla öğrenemediğiniz bir konudan (üslü
sayılar gibi) kaynaklanabilir. Bu durumda konular birbirinin devamı olduğundan ve birbirini
tamamladığından mutlaka her konu iyice anlaşıldıktan sonra bir diğer konuya geçilmelidir. Şu
unutulmamalıdır ki temeli sağlam olmayan bina en küçük etkilerde bile yıkılabilir.
“İşlem kabiliyetim iyi; fakat konulara yabancıyım.”
diyen öğrencilerimize ilk tavsiyemiz bilgi eksiği olan konuları tam olarak öğrenmeleridir. İşlem
kabiliyetinizin iyi olması, matematik konularını öğrenebileceğinizi gösterir. Vakit geçirmeden
yapacağınız çalışma, hiç bilmediğiniz konuları çalışmak yerine, bilgi eksikliğiniz olan konuları tam
anlamıyla çalışıp öğrenmenizdir.
“Konuları anlıyorum; fakat işlem kabiliyetim az .”
şeklinde durumunu tarif eden öğrencilerimize ilk tavsiyemiz bol bol soru çözmeleridir. Konuları
anlayabilmeniz, alt yapınızın o konuyu öğrenmeye yeterli olduğunu gösterir. İşlem kabiliyetinin az
oluşu yeterli düzeyde soru çözmemenizden kaynaklanmaktadır. İşlem kabiliyetinizi geliştirmenizin en
güzel yolu da bol bol soru çözmektir. Bu sayede hem konuları pekiştirmiş hem de işlem hızı kazanmış
olursunuz.
Burada dikkat edilecek husus, yapılamayan sorular karşısında karamsarlığa düşüp de soru çözmeyi
bırakmamaktır. Yapılacak iş, takıldığınız yerde bir bilene sormak olmalıdır.
Kısacası az antrenman yapan bir sporcunun durumuyla çok antrenman yapan bir sporcunun durumu
aynı olmaz. Çok soru çözerek çok antrenman yapmış olacaksınız.
“İşlem kabiliyetim iyi, hem de konuları biliyorum; fakat çok yanlış yapıyorum.”
biçiminde yakınan öğrencilerimize ilk tavsiyemiz soruları dikkatle çözmeleridir. İşlem kabiliyetiniz iyi
ve konuları biliyorsanız matematikle ilgili sorununuz çözülmüş demektir. Yanlış sayısını azaltmanın en
güzel yolu dikkatli bir şekilde ve çok soru çözmektir.
Yalnız bu yapılırken çözülen sorular değerlendirilmeli, nerelerde hata yapıldığı belirlenmeli, çalışarak
giderilebilecekse bu hatalar giderilmeli; çalışarak giderilemeyecek cinstense bir bilenden yardım
alınmalıdır.
Ayrıca o konuyla ilgili olarak çıkmış soruları çözmeli ve durumunuzu tekrar değerlendirmelisiniz.
Çünkü son yıllarda sınavlarda çıkan sorular bilginin yanı sıra yorum kabiliyetini de ölçücü niteliktedir.
Bu soruların çözümünde hata yapıyorsanız; Matematik testi çözmenin yanı sıra, konular bittikten
sonra saat tutarak deneme çözmeli ve vakit buldukça kitap okumalısınız. Çünkü bu sorular
Türkçe’deki paragraf sorusu gibidir. Bol kitap okuyan öğrenci yorum yeteneği gelişeceği için bu
soruları daha kolay çözecektir.
“Matematikteki geometri sorularını genelde yanlış yapıyorum.”
diyen öğrencilerimizin geometri ile ilgili konuları anlaması ve o konu ile ilgili soru çözebilmesi de
konuya tamamen hâkim olmasına bağlıdır.
 Geometri, işlemden daha çok düşünme ve görmeye dayalıdır.
 Bunun yanında temel matematik konularının da iyi bilinmesi gerekir.
 Geometri konularına hâkim olmak için önce bilinmesi gereken formülleri öğrenmeli, sonra da
çok soru çözmelisiniz.
 Geometri, soru çözmeye dayalı bir çalışmayla daha iyi öğrenilir.
 Ayrıca şekil çizimine önem vermeli, soruları şekil çizerek çözmeye çalışmalısınız. Şekilli
soruları ise şekil üzerinde çözmeyi denemelisiniz.
Bütün bunların yanında matematik dersinin çok iyi anlaşılabilmesi için söyleyeceğimiz birkaç kuralın
sizin için altın değerinde olduğu inancındayız:
 Öğretmenlerinizi dinlerken düzenli notlar tutunuz.
 Dersten sonra eve gittiğinizde defterinizdeki notları temize çekin veya tekrar yazarak çalışın.
 Konuyu anlamadan sorulara geçmeyin, konuyu anladığınıza inandığınızda önce çözümlü
sorulardan, sonra da test sorularından çözün.
 Soru çözerken problemlerde verilenleri ve istenenleri düzenli olarak bir kenara yazın.
 Soru çözerken sizi sonuca götürecek ipuçlarını belirleyin.
 Verilenleri işlem sırasına göre uygulayın.
 Sonucu bulun ve sağlamasını yapın.
 Matematik dersini öğrenmek bisiklete binmeyi öğrenmek gibidir. Yaparak ve yaşayarak
öğrenilir. Bu nedenle bol bol işlem yapın, eksiklerinizi tespit edin ve giderme yollarını araştırın.
Şunu unutmayın ki başarısız olduğunuzda bile kendinizi motive etmeli ve “Her başarısızlık başarının
ilk adımıdır.” sözünü kendinize rehber edinmelisiniz.
Hepinize derslerinizde, gireceğiniz sınavlarda ve hayatınızda başarılar dilerim.
FEN BİLGİSİ ÇALIŞMA STRATEJİLERİ
Fen bilgisi soruları bugüne kadar Liselere Giriş Sınavlarında öğrencilerin en çok zorlandıkları ve
düşük net çıkardıkları bölümler arasında. Oysa sınavı kazanmak için yüksek netler çıkarmak
zorundasınız.
Bu nedenle, tüm sorularda olduğu gibi fen bilgisi sorularında da en yüksek neti çıkartma gayretinde
olmalısınız. Unutmayınız ki rakiplerinin yapamadıklarını yapanlar, onların önüne geçer.
Fen bilgisine karşı ön yargıdan kurtulmak ilk olarak yapılması gereken hareket olmalıdır.
Etrafınızdaki arkadaşlarınız size fen bilgisinin zor bir ders olduğunu söyleyebilir. Ama sizler çalıştıkça
bunun ne kadar yanlış olduğunu göreceksiniz. Fen bilgisi dersine cesaretle yaklaşmalısınız. Bu dersi
başarabileceğinize inanmalısınız ve kendinize güvenmelisiniz.
Unutmayın ki Einstain, İbni Hacer, Çiçero gibi insanlar önceleri kabiliyetsiz, düşünme özürlü
zannediliyordu. Ancak sonraları inançları, kendilerine güvenleri ve azimleri sayesinde dünya çapında
büyük düşünür ve bilim adamı hâline gelmişlerdir.
Özellikle son yıllarda, Liselere Giriş Sınavlarında bilgiye dayanan yorum sorularının ağırlıklı olarak
sorulduğunu görmekteyiz. Bundan dolayı, sadece konuların ana hatlarını ve formülleri
ezberlemektense, konunun amacı ve mantığını anlamaya çalışılmalısınız. Böylece aynı konuyla ilgili
sorulabilecek çok farklı tipteki yorum sorularını rahatlıkla çözülebilirsiniz.
LGS Sınavındaki soruların çözümü için gereken bilgiler yüzeyseldir. Temel ilkeler ve kavramlar
düzeyindedir. Soruların çoğunda sizi çözüme götürecek ön bilgiler; açıklamalar, şekiller, grafik ve
deneyler olarak sunulmaktadır. Sizlerden sonuca ulaşmanız ve yorum yapmanız istenmektedir. Bu
nedenle, çok bilgiyle yüklenmek ve konuları ezberlemek yerine, bilgileri kullanarak sonuca varma
yeteneğinizi geliştirmelisiniz.
Çıkmış sorular incelendiğinde, LGS sınavlarındaki soru dağılımlarında alışılmış bir düzenin olmadığı
görülüyor. Bu da bize ayırt etmeksizin fen bilgisi müfredatı içindeki her konuyu soru gelecekmiş gibi
çalışmanız gerektiğini gösteriyor. Buna rağmen, elektrik, basınç, madde ve bitkilerde hayat gibi
konulardan her yıl soru çıktığı gözlenmekte..
Peki, nelerdir başarılı olabilmek için yapmanız gerekenler?
İlk olarak, okulda ya da dershanede anlatılan konuları dikkatlice izlemeli ve konularla ilgili temel
kavramları çok iyi öğrenmelisiniz.
Ayrıca, anlayamadığınız ya da kafanıza takılan noktaları not etmeli, sonra da mutlaka
öğretmenlerinize sormalısınız. Akıllı insan aklını kullanır, ondan daha akıllısı başkalarının aklını da
kullanır.
İyi öğrenmeden geçtiğiniz her konu sizi fen bilgisi dersinden uzaklaştırır. Bir konuyu bitirmenin ölçüsü,
konuyla ilgili bütün bilgileri bilmek değildir. Konunun anlaşılması ve ana noktaların kavranması bu
yoldaki ilk adımdır.
Fen bilgisi konularıyla ilgili temel bilgi eksiklikleri ve konuyu kavrama probleminiz varsa, soru
çözümünde sorunlar yaşayabilirsiniz. Öyleyse soru çözülecek konunun temel bilgileri mutlaka
öğrenilmelidir. Konu iyice anlaşılmalı, sonra sorulara geçilmelidir.
Çoğu öğrencinin en büyük sıkıntısı konuları bilmelerine rağmen soru çözememeleri ve öğrendiklerini
çabuk unutmalarıdır. Unutmayınız ki fen bilgisi konuları adeta kolonya gibi uçucudur. Gördüğünüz
konuları belli aralıklarla tekrar ederseniz, çözümlü ve cevaplı testleri çözerseniz, unutma probleminin
önüne geçebilirsiniz.
Edindiğiniz konu bilgisini test çözümüne kanalize etmek için soru çözmelisiniz.
Soru çözmeye, çözümlü sorulardan başlamalısınız. Bu soruları çözebiliyor olsanız bile, yine de
çözüm tarzlarını irdelemelisiniz. Bu şekilde daha pratik çözüm yolları veya değişik yaklaşım taşıyan
yorumları öğrenebilirsiniz..
Yorum yeteneğinizin ve test çözme hızınızın artması için çok sayıda test çözmelisiniz. Sınavlardaki
soru çeşitliliğini düşünecek olursak kullandığınız kaynaklar da çeşitli olmalı.
Yıl boyu konu anlatımlı bir kitabın yanı sıra en az bir fen bilgisi soru bankası bitirmeniz, sizin için
oldukça faydalı olacaktır. Bazı test kitaplarıyla beraber süreli yayın olan dergileri de kullanabilirsiniz.
Dergiler sürekli yenilenerek çalışma şevkinizi tazeler ve size planlı çalışma imkanı hazırlar. Yıllardır
sınavları kazanan öğrencilerin vazgeçilmez kaynağı olmuş Liselere Hazırlık Zirve Dergisi sizin için de
oldukça faydalı olacaktır.
Kullandığınız diğer kaynaklardaki soru tiplerinin Liselere Giriş Sınavındakilerle uygun olmasına dikkat
ediniz.
İzlenecek aşamaları kısaca tekrar edelim:
Öncelikle dinlediğiniz konuların anlaşılması, sonra öğrendiğiniz konu ile ilgili soruların çözülmesi ve
öğrenilen konuların Liselere Giriş Sınavına kadar unutulmadan taşınması..
Tüm bunlar ancak planlı ve programlı bir çalışma ile mümkün olacaktır. Konuları çabucak bitirme
gayretine girmeyin. Gereksiz aceleciliğin sonu “Konuları biliyorum, ama soru çözemiyorum!”
noktasıdır.
Bazen de tam tersi yaşanır. Konu çalışması ertelenir durur. Ancak, vaktin azalması, son dönemdeki
stres ve kaygı ortamı ile diğer derslerin de birikmesi nedeniyle başarı getirecek çalışma bir türlü
gerçekleşmez. Bunun da sonu hayal kırıklığı olur. Sınavlara hazırlıkta ilk andan itibaren plan ve
program ihmal edilmemelidir. Bu konuda öğretmen ve danışmanlarınızdan yardım alabilirsiniz.
Biliyorsunuz, fen bilgisi dersi üç ana branştan oluşmuştur; fizik, kimya ve biyoloji.
Şimdi her bir branş üzerinde ayrı ayrı duralım.
Liselere Giriş sınavında fen bilgisi testinde en çok sayıda soru, fizik konularından çıkmaktadır.
 Fizik konuları ile ilgili en güzel davranış varsa zihninizdeki ön yargıyı silmek olacaktır.
 Fizik sizden özellikle ilk zamanlarda bir ilgi bekler. Başlangıçta konuları dikkatlice dinledikten
sonra fazla vakit geçirmeden yapacağınız tekrarlar, soru çözümlerinizi kolaylaştırır.
 Fizik testlerini çözerken bunu bir soru çözme yarışı haline getirmeyin. İlk önceliğiniz asla az
zamanda çok fazla fizik sorusu çözmek olmamalı. Hatta biraz daha ileri giderek şunu bile
söyleyebiliriz. İlk planda doğru yaptığınız soru sayısından ziyade, kavrayarak, her şeyiyle
anlayarak çözdüğünüz soru miktarı önemlidir.
 Fizik sorularının her birini, nedenini ve nasılını sorarak, önemli noktaların altını çizerek
irdelemelisiniz. Yanlış yaptığınız soruları tespit edip daha sonra mutlaka bunların doğru
çözümlerini ve neden yanlış yaptığınızı öğreniniz.
 Bu tarz yaklaşım sizlere başta zor gelebilir. Ancak ileride hata yapma olasılığınızı oldukça
azaltır. Elinizdeki doküman bittiğinde, o dokümanda çözemeyeceğiniz ve çözümünü
kavrayamadığınız soru kalmamalıdır.
 Fizik dersinin birçok dersten farklı yanı, günlük hayatta kullanılan veya gerçekleşen olayların
bu dersle ilgisi olmasıdır. Bu nedenle öğrendiklerinizin günlük hayatla bağlantısını kurmanız
öğrenmenin verimini artıracaktır.
 Fizik dersinin birçok konusu deney gerektirir. Deney, soyut bilginin laboratuvar ortamında
somut hâle gelmesini sağlar. Deney sayesinde öğrenci, en etkili ve verimli öğrenme metotlarından
biri olan; görerek, yaparak ve yaşayarak öğrenmeyi gerçekleştirir. Ayrıca deney çalışmaları,
öğrencinin yorum yapma kabiliyetini de geliştirir. Yoruma dayalı fizik sorularını daha kolay
çözmesine zemin hazırlar. Bu nedenle deney çalışmaları, ciddiye alınmalı; takip edilmeli ve not
tutulmalıdır.
Gelelim kimya konularına...
 Kimya, fen bilgisi dersi içerisinde en kolay anlaşılabilecek nitelikteki bölümdür. Soruların
hazırlandığı konular, diğer branşlara göre daha belirgindir.
 Dersi öğretmenden takip ediyorsanız çok dikkatli dinlenmelisiniz. Önemli görülen noktaları not
etmelisiniz.
 Bir dergi veya kitabı takip ediyorsanız, konu anlatımlarını hazmetmelisiniz. Soruları dikkatlice
incelemelisiniz. Bu sırada neyin nasıl anlatıldığı üzerinde düşünülmelisiniz.
 Test çözerken soruları dikkatlice okumalı, önemli kısımların ve verilerin altını çizmelisiniz.
Eğer soru şekilsiz ise bazen basit şekiller çizerek, olayı hayalinizde canlandırmalısınız. Bunun
soru çözümünde faydasını göreceksiniz.
Biyoloji biraz farklıdır.
 Biyolojinin konu ve alanı çok geniştir. Sorular en ince ayrıntılardan bile gelebilmektedir. Bunun
için ders kitapları iyi incelenmeli, bu kitaplara, her cümlesi soru olabilir düşüncesiyle çalışılmalıdır.
 Birçok öğrencimiz, biyoloji dersinde yabancı kavramların çokluğundan şikayetçidir. Bu, çok
doğru bir tespit değildir. Çünkü aynı miktarda; hatta daha fazla kavram diğer derslerde de vardır.
 Yabancı kavramların çokluğundan şikayet etmek, bunları günlük hayata aktaramamaktan
kaynaklanmaktadır. Oysa biyolojinin birçok konusu insanı doğrudan ilgilendiren ve yaşamla ilgili
konulardır.
 Biyolojiyi öğrenmenin en etkili yolu sık sık tekrardır. Her dersin zeka ile halledilebilecek
yoruma dayalı yönünün yanında ezberlenecek yönü mutlaka vardır. Biyolojideki kavramları
ezberlenecek kısımdan kabul edebilirsiniz, aynı matematikteki formüller gibi. Bu yapılırken görsel
malzeme kullanılabilir. Örneğin kalp ile ilgili kavramları öğrenecekseniz resim, afiş, fotoğraf, tablo
veya maketlere bakarak çalışabilirsiniz.
Diğer branşlarda olduğu gibi, ısrarlı şekilde ve bıkmadan fen bilgisi dersinin de üstüne gidin.
Başlangıçta gözünüzde büyüttüğünüz dersin aslında çok zevkli olduğunu görecek, hatta bir fen bilgisi
bağımlısı bile olabileceksiniz.
Fen bilgisi dersi ile aranızda bir sevgi köprüsü kurmaya çalışın. Kişi sevmediği işte başarılı
olamayacağı gibi, sevmediği derste de başarılı olamaz.
Fen Bilgisine ait tüm konuların mayıs ayı başında bitirilmesini tavsiye ediyoruz. Sınavlara kadar kalan
bir aylık sürede ise bol bol deneme sınavı çözerek sınav deneyiminizi artırmanız gerekiyor.
Çalışmalarınız sırasında, özellikle 1998 yılından sonraki Liselere Giriş Sınavlarında ve Özel Okullar
sınavlarında çıkmış soruları gerek konu konu, gerekse deneme olarak çözmek, sınavlara hazırlık
adına faydalı olacaktır. Bu şekilde çıkan soru tiplerine aşina olabilirsiniz.
Evet sevgili öğrenciler, sizlere yansıttığımız bu çalışma stratejileri yılların deneyimi sonucu ortaya
çıkan bulunmaz bir reçete hükmündedir. Daha önce nice öğrenciler başta umutsuz olmalarına
rağmen bu reçeteyi uygulayarak mutlu sona ulaştılar.
Sizler için de oldukça faydalı olacağı düşüncesindeyiz. Ancak unutmayınız ki kullanılmayan ilacın
hastaya hiç bir faydası olmaz. Bu tavsiyelerin meyve vermesi ancak sizin, dinlediklerinizi
gerçekleştirmek için çaba göstermenizle mümkün olacaktır.
BOĞAZİÇİ EĞİTİM
Paylaşmak Güzeldir
  • Share to Facebook
  • Share to Twitter
  • Share to Google+
  • Share to Stumble Upon
  • Share to Evernote
  • Share to Blogger
  • Share to Email
  • Share to Yahoo Messenger
  • More...

0 yorum

:) :-) :)) =)) :( :-( :(( :d :-d @-) :p :o :>) (o) [-( :-? (p) :-s (m) 8-) :-t :-b b-( :-# =p~ :-$ (b) (f) x-) (k) (h) (c) cheer

 
© 2011 Prof. Dr. Web
Designed by BlogThietKe Cooperated with Duy Pham
Released under Creative Commons 3.0 CC BY-NC 3.0
Posts RSSComments RSS
Back to top